Menzil (TASAVVUF ADRESİNİZ) SiLSiLE - Merhum ibrahim Bey
   
TASAVVUF DİYARI
 





Ana Sayfa
Açıklamalarıyla 99 Esma
Hatim- mukabele
Çeşitli Dualar
Silsile
Tasavvuf Edebiyatı
Tasavvuf Yazıları 
Menkîbeler
İlahiler ve Kasideler
İslâmi Flash
İslami Haberler
İslâm Kütüphanesi
İslami Siteler- TOPLİST
İslami Soru ve Cevaplar
İslami Sözlük
İslami Videolar
Rüya Yorumları- Tabirleri
Kadın 

Popüler
Oyun
Bilgisayar önerilerimiz
ZİYARETÇİ DEFTERİ


AŞERE-İ MÜBEŞŞERE

>>1.Hz. Ebu Bekir
>>2.Hz. Ömer bin Hattab
>>3.Hz. Osman bin Affan
>>4.Hz. Ali Bin Ebu Talib
>>5.Talha bin Ubeydullah
>>6.Zübeyr bin Avvam
>>7.Sa'd bin Ebi Vakkâs
>>8.Abdurrahman bin Avf
>>9.Ebu Ubeyde bin el-Cerrah
>>10.Said bin Zeyd

ASHAB-I SUFFA

>>Bilal-i Habeşî{R.A.}
>>Selmân-ı Farisî{R.A.}
>>Enes bin Malik{R.A.}
>>Hâlid Ebâ Eyyubel-Ensâri{R.A.}
>>Abdullah bin Mesud{R.A.}
>>Huzeyfetul-Yemenî{R.A.}
>>Ebuzer-i Gıfarî{R.A.}
>>Ebuzer-i Gıfarî{R.A.}
>>Ammar bin Yâsir{R.A.}
>>Muaz Bin Cebel {R.A:}
>>Ebud-Derda{R.A.}
>>Ebu Musa el-Eş'ârî{R.A.}
>>Mikdad bin Esved{R.A.}
>>Halid bin Velid{R.A.}
>>Mus'ab bin Umeyr{R.A.}
>>Usame bin Zeyd{R.A.}
>>Erkam{R.A.}

 

 

Tasavvuf ve Tevbe 
Rabıta 
Tevessül ve Vesile 
Allah İle Kul Arasına Girmek 
Kutbul İrşad ve Tasarruf 
Ehl-ibeyt Kimdir 
Mürşide Teslimiyet Kölelik mi? 
Veliye Hürmetin Ölçüsü 
Kerameti İnkar Etmek 
Himmet 
İrşad nedir, Mürşid kimdir?


 
Merhum İbrahim Bey


(İbrâhim Bey merhum ki tabâbet-i baytariye ulemâsındandır, hâk-i pâk-i, Şark´ın yetiştirdiği nevâdir-i irfân ü faziîletin biridir: Merhûmu yakından tanıyanlar dört sene evvelki fecîa-i irtihâlinin millet için ne elîm bir zıyâ? ; hükûmet için ne azîm bir hacâlet olduğunu teslimde

tereddüt etmezler. Şark´ın, Garb´ın bedâyi´i-i ilm ü fennini toplayıp hâfızasına doldurmuş; mahfûzâtını muhâkemâtıyle, meşhûdâtıyle şâyân-ı hayret bir sûrette tevsi´ etmiş; Şark´ın her tarafını defeât ile dolaşmış; Garb´ın en medenî memâlikini görmüş, gezmiş; elsine-i Şarkıyeyi edebiyâtıyle bilir; Fransız, Rus lisanlarını hakkıyle öğrenmiş olan bu büyük adam fıtraten mahviyyete âşık, iştihâra düşman olmasaydı, emînim ki, hükümet-i sâbıkanın o sâbıkalı ricâli yüzünden gurebâ hastahânelerinde ölen öyle bir hakîm-i zû fünûnu tanımak için

kâriîn-i kirâm benim gibi bir âcizin delâletine müftekır kalmazdı!)



Dönen muhît-i nigâhımda yâl ü bâlindir;

Bütün hayâlim o fevka´l-hayâl hâlindir!

Zalâm-ı hayrete düşmüş, batar çıkarken ümîd,

Önünde rehber olan meş´alem hayâlindir.

Semâ-güzîn olarak gittin ey İlâhî nûr,

Peyinde şimdi ufuktan geçen zılâlindir.

Bu kâinât senin hâtıranla hep lebrîz:

Zemîn, zaman banâ yâd-âver-i cemâlindir.

Bütün cihâtta akseyliyen hemâlindir.

Esîr, sanki bir âyîne-i celâlindir!

Nücûm-i lâmia-zâ bârikât-ı irfânın,

Leyâl, ihâta-i eşyâdaki kemâlindir!

Seher o nâsiyeden bir nişân-ı feyzâ feyz

Şafakta dalgalanan renk reng-i âlindir.

Ulüvv-i kâ´bını tasvîr eder nigâhımda

Semâ, olanca vuzuhiyle bir misâlindir.

Cibâl, heykel-i sâhib-vekâr-ı azmindir,

Suhûr, hıffete düşman olan hısâlindir.

Bulut yemîn-i leâl-î-nisâr-ı cûdundur,

Güneş müfekkire-i herdem-iştiâlindir.

Tulû? ; levha-i rengîn-i ibtisamındır,

Gurûb, safha-i gamkîn-i infiâlindir.

Havâda mevcelenir sânihat-ı kudsiyyen,

Riyâh, rûhumu pür-cûş eden mekâlindir.

Çemende cilveler eyler bahâr-ı dîdârın,

Sabâ nüvîd-i ümîd-âver-i visâlindir.

Şitâ, peyinde hurûşan kıyâmet-i kübrâ,

Rebî ; hâtıra-i şi´r-i lâ yezâlindir.

Hülâsa, nazra-i im´ânımın önünde cihan

Senin sahîfe-i zâtın, senin meâlindir.



Senin hayâl-i sabîhin -ki bir zaman ey yâr,

Edince leyle-i rûhumda bin emel bîdâr;

Kıyâs ederdim açılmış sabâh-ı istikbâl-

Bugün bulutların altında eylemekte karâr!

Garîb, şâm-ı garîban kadar hazîn oluyor,

Nigâh-ı rikkatimin karşısında fecr-i bahâr.

Birer bürehne kadîd-i mehîbi andırıyor

Hayât hulle-i sebzinde cilveger eşcâr.

Bütün bu sâha-i hadrâ, bu nev-demîde çemen

Yeşil bir örtünün altında bir amîk mezâr!

Sımâh-ı cânıma bin uhrevî sadâ geliyor

Neşîdeler okuyorken gusûn-i terde hezâr.

Temevvüc eyliyerek gözlerinde jale-i nûr

Şükûfe-zârda gûyâ ki ağlıyor ezhâr.

Senin sahîfe-i zâtın senin meâlin iken

Bütün cihân-ı bedâyi´de müncelî âsâr,

Samîm-i rûhumu pür-cûş ü bîkarâr ediyor

Bugün o sîne-i hilkâtte inleyen eş´âr!

Muhît şimdi şebistan-ı iğtirâbındır:

Bugün uyanmıyor artık o nâzenîn eshâr!

Sen ey semâları işrâk eden ziyâ-yı ezel,

Bu hâkdânı bıraktın peyinde zulmet-zâr

Gerildi bir ebedî perde beynimizde, senin

Açıldı pîş-i celâlinde âlem-i dîdâr.

Cihan cihan dolaşırsın fezâ-yı lâhûtu,

Nasıl ki yâd-ı hazînin gezer diyar diyar!

Hayât varsa senin sermedî hayâtındır,

Azâb, yoksa, bu fânî hayât-ı velveledâr.

Sükûnu nerde bulur âh kalb-i mehcûrum?

Derûn-i sînede bin herc ü merc-i dâim var!



Demek, görünmiyeceksin ile´l-ebed bana sen,

Demek, uzaktasın ey yâr-ı mihriban benden!

Hayâta sen beni rabteylemiş iken, şimdi

Aceb nasıl yaşarım söyle, âh sensiz ben?

"Günün birinde gelirsin de eski âlemler

Devâm eder yine birlikte öyle şâtır, şen...

Bu gîrûdâr-ı maîşetten el çeker, ararız

Seninle sîne-i uzlette gizli bir me´men...

Kanşmayız şu cihânın nebûd ü bûduna hiç,

Nasıl ki bunca zamandır karışmadık zâten!

Uzakta aksede dursun o hây ü hûy-i mehîb...

Sükûn içinde biz ey dost, yek-revan, yek-ten,

Devâm eder gideriz her zamanki âhenge,

Döner muhîtimiz üstünde hep senin nağmen...

Beyân-ı ukde-güdâzınla mübhemât-ı şu´ûn

Yavaş yavaş açılıp bir vuzûh olur rûşen.

Verâ yı perde-i kudrette gizlenen râzın

Önünde feyz-i beyânın açar da bin revzen

İyân olur o zaman karşımızda âlem-i rûh

Düşüp gider gözümüzden bütün kuyûd-i beden!

Birer terâne-i ilhâm olan neşâidini

Kemâl-i vecd ile tekrâr dinlerim... " derken

Bugün emellerimin hepsi ser-nigûn oldu...

Meğerse olmıyacakmış ne bir gelen, ne giden!

Meğer açılmıyacakmış müebbeden artık

O perde perde hakâik o ukdeler, o dehen!

Yazık ki yükselerek matla´ında etti karar

O lem´a 1em´a sünûhât... Hem de pek erken!

Niçin gurûb ediverdin sen ey sitâre-i şark,

Henüz kemâlini derk etmeden zavallı vatan?



Şu son zamanda zıyâ´ın kadar zıyâ´-ı elîm

İsâbet etmedi âfâk-ı Şark´a, İbrâhîm!

Eğerçi milletin ümmîd-gâh-ı ikbâli

Olan beş on büyük âdem, beş on vücûd-i kerîm

Birer birer heder olmuştu senden evvelce...

Senin peyinde fakat kaldı bin ümîd-i akîm.

Yarım asırda uyanmış çerâğ-ı feyze bakın:

Bir anda oldu sönüp perde pûş-i hâk-i remîm!

Tasavvur eyliyemezdim ki ansızın dursun

Felâh-ı ümmet için çarpınan o kalb-i râhîm!

Tahayyül eyliyemezdim ki seyrden kalsın

Muhît-i şarkta cevlân eden o fikr-i hakîm!

Ridâ-yı hâke büründün sen ey sirâc-ı edeb,

Fakat o lem´a ki yâdımdadır... Zevâli adîm!

Durup mezârının üstünde ağladıkça sehâb;

Gelip başında enîn eyledikçe rûh-i nesîm;

İnip melâik-i rahmet cihân-ı bâlâdan

Harîm-i kabrine ettikçe her zaman ta´zîm;

Bahâr vakti çiçeklerde yâd-ı enfâsın

Meşâm-ı câna duyurdukça bin lâtîf şemim;

Döner hayâlimin en muhterem harîminde

Senin o tayf-ı lâtîfin ey âşinâ-yı kadîm!

Musâb olan yalınız âilen midir? Heyhât,

Bıraktın arkada binlerce hânümânı yetîm!

Olurdu dest-i tesellî-medâr-ı lîtfunla

Sirişk içinde yüzen çehreler bir anda besîm;

Ederdi cûd-i merâhim-nümûd-i feyyâzın

Hazâin olsa bütün ehl-i fâkaya taksîm.

O bir cihân-ı fezâildi, mahvolup gitti...

Nedir? Niçindir İlâhî bu inkılâb-ı azîm?



Ey yâd-ı güzîn-i ihtirâmı,

Rûhumda hayâtının devâmı;

Ey lem´a-i feyzinin tamâmı,

Subh-i ezelînin ihtişâmı;

Âmâline dargelince nâsût

İkbâline sîne açtı lâhût.



Bakmaz da bu dâr-ı ibtilâya

Rûhun can atardı i´tilâya;

En sonra o nûr-i arş pâye

Yükseldi civâr-ı Kibriyâ´ya...

Dem şimdi dem-i saâdetindir.·

Ervâh, nedîm-i hazretindir.



Tevfik olarak yolunda hem-râh,

Aştın şu fezâ-yı tân nâgâh;

Tâ fecr-i bekâda oldun âgâh...

Hâlâ gidiyorsun, Allah Allah!

Pervâzına yok mudur tenâhî?

Ey tâir-i gülşen-i İlâhî!

Her gül dibi medfen-i hayâlin,

Her gonca kitâbe-i kemâlin

Her yerde nihân olan cemâlin,

Her yerde iyân olan meâlin;

Bir yerde görünmüyorsun amma;

Her yerde bedâyi´in hüveydâ!



Ey sen ki harîm-i Hakk´a mahrem

Oldun da yabancın oldu âlem;

Yâd eyliyecek misin ki bilmem?

Dünyâ denilen bu sicn-i mâtem

Hâlâ bana dâr-ı imtihandır...

Kurtulmadım işte an bu andır!

Ey yar-ı aziz-i gam-küsarım,

Mahvoldu Huda bilir kararım;

Sarsıldı olanca ıstırabım;

Bi-zar peyinde ruh-i zarım!

Gittin, beni kimsesiz bıraktın,

Yaktın beni hasretinle yaktın.

 
   
©Copyright-007-021 ▓®▓ ŝĪĮЅї╚ξ 442 ziyaretçi (660 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol